AZİZ CHE GUEVERA LA HIGUERA'DA KUTSANIYOR
Yazan: Carme VINYOLES. Liberation, 7 Ekim 1992
İspanyolca'dan çeviren: Perrine EDE-SEGHIER
Fransızca'dan çeviren: Güven Güner, 1992, Paris
Higuera Köylüleri, 8 Ekim 1967'de askerlere ihbar ettiği "kumandanlarını" kutsuyor. Mezarının bulunduğu topraklarda, "Le Guérillero" kutsal bir boyut kazandı.
Altmışsekiz kuşağının sembollerinden, devrimci önder, "Le Guérillero", Ernesto Guevera de la Serna, ölümünden yirmibeş yıl sonra, artık pratik olarak pek hatırlanmazken, son savaşını verdiği Bolivya Ormanlarının yitik bir köşesinde yaşıyor. Doğu Bolivya Sıradağları'nın yüksek platolarında, hayli kötü koşullarda yaşamlarını sürdüren bu küçük yitik köyün, Higuera'nın köylüleri, Che'yi bir pusu sonucunda yaralayarak yakalayan askerlere ihbar etmiş ve ona yardım etmeyi reddetmişlerdi. Bugün ise "Che"yi bir aziz olarak kabul ediyorlar.
Teresa Royas, Higuera'da oturuyor. Köye ulaşmak için yalnızca katırlar ve kamyonların gidebildiği, bir uçurum boyunca kıvrılarak uzanan bir yoldan geçmek gerek. Ne zaman ibadet etmek ya da zorunlu bir nedenle Vallegrande'ye kadar bu yoldan gitmek zorunda kalsa, Teresa, bölgenin bütün mucizelerinin kendisinden bilindiği, yolcuların koruyucusu ve zorlu doğumların yardımcı meleği "San Ernesto de la Higuera" ya (Higuera'nın Aziz Ernesto'suna) yakararak dua ediyor.
"Aziz Ernesto beni her zaman korudu, beni ve ailemi" diyor Teresa ve devam ediyor; "Bir gün bindiğimiz kamyonetin tekeri patladı ve uçuruma doğru kaymaya başladık. Hemen Aziz Ernesto'ya üç dua okudum. İki dakika sonra, kamyonet durdu. Hiç kimse yaralanmamıştı. Bu bir mucize değil mi?" diye soruyor Teresa, üzerine çok sevdiği Aziz Ernesto'sunun resminin işlendiği küçük para çantasını göstererek. Ünlü San Ernesto'nun, Ernesto Che Guevera olduğunu bilmeseydik, belki de bu hikaye için " Güney Amerika dindarlığının yeni bir illüstrasyonundan başka bir şey değil" deyip geçecektik. "Aziz Ernesto hastaları iyileştiriyor ve bizi koruyor" diyerek sözü alıyor Higuera'nın Belediye Başkanı Victor Rosado. "Önceden buraya kadar çıkmak için bir patikamız bile yoktu şimdi ise bir yolumuz var."
Ölümünden çeyrek yüzyıl sonra, Küba Devrimi'nin önderlerinden, Arjantili gerilla Guevera, yaşamının onbir ayını geçirdiği Santa Cruz ve Chuisaca bölgesinde bir mite dönüşmüş durumda. Köylüler Guevera'nın mesajlarını, marksizmini yeni bir mistisizme, silahlı mücadelesini kutsal bir deneyime dönüştürerek yeniden üretiyor ve onu kutsuyorlar.
"Çok iyi bir kumandandı diye ekliyor Teresa. Doktordu ve gebe kadınlara yardım ediyordu. Burada yol yoktu. Çocuklarımız dünyaya geldiği anda ölüyordu. Üstelik büyük bir gezgindi. Sürekli yer değiştiriyordu. Yaşadığı zaman onun mesajını anlamamız gerekirdi. Eşitsizliğin kaldırılması, sosyal adalet, zorunlu sağlık ve okul yardımı gibi olağanüstü şeylerden bahsediyordu ve özellikle bizim, yoksulların, artık aç kalmamamızı istiyordu. Ama biz korkuyorduk ve ona yardım etmedik. Bugün niçin savaştığını biliyoruz. Bizim için öldü o. Aynı İsa gibi. O, gerçek bir azizdi."
Bugün, Nancahuazu, Iripiti, Lagunillas, Saimapata, Muyupampa, Vallegrande ve Higuera bölgesinin köylüleri, kendileri için takvimin en önemli günü olarak kalan, Guevera'nın öldürüldüğü günde, muhtemel askeri baskıların korkusuyla neredeyse alçak sesle gizlice konuşuyorlar.
Havana'daki bakanlık bürosunun konforunu, devrimi Güney Amerika Kıtası'nın her yanına yaymak için terkeden eski "commandante", 1966 Kasım'ından 1967 Ekim'ine, öldürüldüğü güne kadar gerçek bir cehenem azabı yaşadı. Che, Bolivya'ya geldiği anda, eylem alanı olarak seçtiği, az sayıdaki nüfusu ve ekili birkaç tarlasından başka şeyi olmayan Nancahuazu bölgesinin içinde bulunduğu sefaleti farketmişti. Burada yiyecek bir şeyler bulmak bile mucize kabilindendi. Ayrıca, Régis Debray ve Ciro Roberto Bustos'un, Mayupampa'daki yakalanışların da gösterdiği gibi, gecelerin nemli ve soğuk olduğu bu bölge, Kuzey Amerika'lı profesyonellerin danışmanlık yaptığı ordu tarafından kolayca kontrol edilebiliyor, tüm giriş ve çıkışlar hızla tutulabiliyordu.
"Bizim değerlendirmemize göre; Guevera savaşı baştan kaybetmişti. Halkın desteğini alamayacağını biliyorduk. Daha 1967 de toprak reformu yapılmıştı. Köylüler toprağa sahip olduklarını hissediyorlardı ve çok güç koşullarda yaşamalarına rağmen, henüz bir savaşa girişmek için yeterince nedenleri yoktu" diye konuşuyor Che'ye karşı çarpışmalara katılmış eski bir asker olan Ruban Sanchez.
Gregorio Vallejo ve Lino Ventura, son çarpışmaların olduğu Rio Yuro adlı küçük dar koyağı gösteriyorlar. Görüntü son derece sert ve çorak. Kayaların ortasında, güçlükle yetiştirilmiş mısır ve patatesler seçiliyor. Toprağın ve samanlıkların her zaman sefaleti soluduğu bu küçük dar koyakta, dilleri korkudan tutulmuş köylüler yaşıyor. Çevredeki her hendek, her duvar, her yıkıntı sanki kumandan Guevera'nın son saatlerine tanıklık ediyor. Çarpışma burada, Che'nin kendine büyük bir ağaç kütüğünü siper aldığı, bu küçük dar koyağın tam ortasında, 8 Ekim günü öğleden sonra başlıyor. Bolivya "Rangerleri" tarafından yaralı olarak ele geçirilen Ernesto Guevera'nın öldüğünün Bolivya Radyosu tarafından ayın 8'inde duyurulmasına rağmen, Anibal Cortes Quiroga Che'nin bu saatte hayatta olduğuna tanıklık ediyor; "Onu, iki askere yaslanmış, yürüyerek geçerken gördüm. Askerler, beni ve benimle beraber olan kadınları, eğer konuşursak bizi öldüreceklerini söyleyerek tehdit ettiler." Higuera'da, Küba Hükümeti'nin ekonomik yardımıyla şimdi bir sağlık merkezi olarak hizmet veren eski ilkokul binasında, Che'nin, tutuklu bulunduğu gece boyunca, okulun Dona Maria adlı öğretmeni ile konuşmak istediği ve askeri şefler ile CIA ajanları tarafından görüldükten sonra, 1967 yılının 9 Ekim'inin ilk saatlerinde bir çavuş tarafından kurşunlanarak öldürüldüğü anlatılıyor.
Vallegrande hastanesinin morgunda, cesedin gösterilmesinden sonra, askerler cesedi ortadan kaybediyor. 1988'de La Paz'dan, Cochabamba'dan, Santa Cruz'dan ve Güney Amerika'nın diğer şehirlerinden gelen öğrenciler, Higuera Meydanı'na, Ernesto Guevera'nın, taş üzerine kazınmış beş köşeli bir yıldızın üzerine taç gibi oturtulmuş bronzdan bir büstünü dikiyorlar. Birkaç gün sonra, askerler büstün kaidesini yıkıyorlar daha sonra büstte kayıplara karışıyor.
Bir yıl sonra, öğrenciler, daha küçük ama bu kez betondan bir heykel dikmek için yeniden geliyorlar. Diğer yandan, Higuera'nın sakinleri beyaza boyanmış büyük bir kayanın üzerine, yalnızca bir tek kayıt taşıyan yine beyaz bir haç dikiyorlar; "Kumandan Che".
Doğu Bolivya sıradağlarında, toprağın insanları, Che'yi desteklemeyen bu köylüler yine sefalet ve umutsuzluk içinde yaşıyorlar. Ne yoksulluklarından ne de sömürüden kurtulmayı başarabildiler ama yoksulların ve doğum yapacak genç kadınların koruyucusu "Saint Ernesto" larına mum yakmaya ve yakarmaya devam ediyorlar.